26 Eylül 2013 Perşembe

İstekler - Wanting

İSTEKLER



İsteklerin her aklına geldiğinde şu soruları sor kendine:
Kim istiyor, neden istiyor?
Belki ilk başta bir cevap alamıyacaksın, ama zamanla daha farklı bir pencereden bakabileceksin..
En sevdiğin yiyeceği düşün..Diyelim ki bu senin için çikolata. Bir düşün bakalım, hayatında hiç çikolata yemeseydin, canın çikolata ister miydi?
Hiç kayak yapmamış olsaydın, kayak tatili yapmak için büyük bir istek duyar mıydın?
Hiç aşık olmamış olsaydın, aşk yaşamak için delice bir istek duyar mıydın?
Belki başkalarından duyar, filmlerde görür, romanlarda okur merak edebilirdin?
Ya da başkalarının çikolata yerken ki zevkini merak edip denemek isteyebilirdin.. Ama illa da istiyorum diye, içinde büyük bir boşlukla umutsuzca ister miydin?
Hiç terk edilmeseydin, terk edilmekten korkar mıydın?
Hiç düşmeseydin, ya da başkalarının düşme ile ilgili korkularını benimsemeseydin, onların düşmelerini görüp aynı duruma düşebilme empatisini geliştirmesiydin…Düşmekten korkar mıydın?

Eğer farkındaysan isteklerin hep geçmişinden, hafızandan gelir. Geçmişte aldığın bir hazzı tekrar yaşamak istersin, ya da geçmişte yaşadığın bir olumsuzluğu tekrar yaşamak istemezsin..

Geçmişi olmayan birinin istekleri de olamaz. İsteklerin geçmişini geleceği taşır..

Diyelim ki en sevdiğin içecek naneli limonata.. Ne zaman içecekle ilgili nihai tadı yaşamak istersen limonata sipariş ediyorsun. Ve bu isteğin seni limonatanın en sevdiğin içecek olduğu frekansta kalmanı sağlıyor. Belki bunun ötesine geçebilmen için, o gün gittiğin yerde limonatanın bittiği söyleniyor. Kızıyorsun, bir, oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi. Ama belki de bu senin daha üst bir frekansa sıçraman, daha çok sevebileceğin bir içeceği keşfetmen içindi..
Hep aynı hazları alıp, aynı yerde kalırsan bir anlamda ölürsün, haz alırsın, ama bir bağımlının aldığı gibi..Capcanlı olmanın getirdiği coşkudan mahrum kalırsın. Tüm renkleri ile yaşama kapını kapatırsın. Mucizelerin araya girmesi için alanine kapalı olur.
Dikkat et, diyelim canın çok çikolata istiyor. Bir parça alıp ağzına atıyorsun, attığın an bitiyor o derin isteğin. Çikolatayı acele acele yiyorsun, 5 saniyede bitiriyorsun..Belki %20, belki %30 farkındasın verdiği tadın ve hazzın. Tüm benliğinle %100 orada olarak onu yesen, öyle bir haz yaşayacaksın ki..Belki ikinci parçaya ihtiyaç bile duymayacaksın..Seni rahatlatan çikolatanın kendisi değil, ona olan açlık hissinin, yoksunluk hissinin ona kavuştuğunda bitmesi..

İçinde derin bir boşluk var, o boşluğu 5 saniye için de olsa, sana hissettirmeyen bir haz buldun.

O yüzden, isteyen kim diye sor? İstediklerinin peşinden gittiğinde, ilahi sistem senin bu isteklerle  ile ilgili duygularını nötr bir hale getirebilmen için çalışır. Birşeyle ilgili boşluğun, korkun, olumlu veya olumsuz bir duygunun kalmaması için çalışır.. Aslında senin istediğin, veya istemediğin, geçmişe takılı kalan alanlarını gösterir sana..Ondan arındığında zaten senin için uygun olanın sana gelmesi için alan açarsın.  Bu ise istediğini zannettiğinin ötesindedir.. Mucizedir..

Sevgilerimle

WANTING

Whenever your wants cross your mind, ask yourself the following:
Who wants? And why?

Maybe in the beginning you won't get an answer, but in time you will be able to look from a different angle.
Think of the food you like most. Let's say, this for you is chocolate. If you never had chocolate in your life, would you ever want to eat a chocolate? Think about it.
If you never have been skiing, would you have a longing for skiing?
If you would never have fallen in love, would you have the wish to fall in love like crazy?
Maybe you would here about it from others, watch it in movies, read it novels and be curious about it.
Or you could see others eating chocolate with great pleasure and would be curious about the taste yourself.
But you wouldn't want it  with a deep desperate longing..
If you would never have been abandoned, would you be afraid being abandoned? 
If you would never have fallen or take over others fears of falling and developed an empathy for falling like others.. Would you ever be afraid of falling?

If you are aware, you discover that  your wants always come from your past, your memories. You want to repeat a delight you had before or you don't want to avoid a pain you had before.

Someone who doesn't have a past, doesn't have wants. Your wants, bring your past into your future.
Let's say your favourite drink is a lemonade with mint. Whenever you think of having an ultimate pleasure with a drink, you order a lemonade. This want of yours keeps you in a frequency, where you stay having lemonade as your favourite drink.
One day maybe, when you order a lemonade they will say that they run out of it.. You become frustrated like  a child, from whom the toy has been taken away. But maybe, this was in order to switch to another frequency, where there is another drink which you are going to like even more.

If you go after the same delights all the time, you will stay at the same spot..You will enjoy the pleasures, but like an addict would do. You will be deprived from the joy of feeling fully alive.
Your door will be closed to all the different colors in life. You will be closed to miracles, that might come your way.

Be aware, let's say you want chocolate. At the moment you put a piece of chocolate in your mouth, your deep craving for it ends. You eat the chocolate in a few seconds. You only are 20%, maybe 30% aware of the taste and pleasure in your mouth. If you would be eating it with whole your being, being 100 % aware, you maybe will have such a delight, that you would not need to look for another piece.
It is not the chocolate that takes the craving away, but more the ending state of being deprived from it.

You have a deep void, feeling of emptiness inside you, you found a delight that only for 5 seconds stops this void. You are happy that you are a few seconds without it.

Therefore ask yourself, who is wanting? If you chase your wants, the divine system will work on neutralizing your feelings about this wants. It will work on releasing your fears, your positive or negative feelings about it, your longing for it. Actually your wants or things you want to avoid show you where in your past you are stuck. If you are released fro these feelings, you will open up the way to whatever is suitable for you. This could be beyond what you thought you wanted..This could be a miracle..


With My Love

12 Eylül 2013 Perşembe

Utancı İyileştirmek

Utancı İyileştirmek -- Altı Adımlık bir Yaklaşım

           

Krish ve Amana'dan
Yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz bir atölye çalışmasında, bir kadın, ona Lillian diyelim, gruptan tamamen dışlandığını hissettiğini, diğer insanlar kadar ilginç ya da sosyal hissetmediği için kendine kızdığını ve sorunlarının diğer insanların sorunlarından daha kötü olduğunu hissettiğini anlatıyordu.
Diğer katılımcılara, zaman zaman benzer düşüncelere kapılıp kapılmadıklarını sorduk ve hepsi el kaldırdı. Lillian'a onun bizim "utanç balonu" adını verdiğimiz şeyin içinde içsel yargıcının saldırısı altında olduğunu açıkladık. Yaşadığı şeyin utanç olduğunu ve o anlarda, içimizdeki yargılayıcı seslerin hepimize mutlak doğru gibi göründüğünü anlaması ona yardımcı oldu.
Bir diğer örnekte, bir katılımcı her ne kadar yetenekli bir müzisyen olduğunu düşünse de, etkinlikler düzenlemek için insanları arama konusunda kendini motive edemediğini fark ettiğini söyledi. Reddedilmekten korkuyordu. Sonuç olarak parasızdı, yaşam enerjisi çok düşüktü ve motivasyon eksikliğinden ötürü kendine kızgındı.
Belki de hepimizin yüzleşmek zorunda olduğu utanç konusundan daha büyük bir sorun yoktur. Bu sorun peşimizi bırakmaz ve genelde utancın pençesinden nasıl sıyrılacağımızı bulamayız. Çoğu zaman ne kadar uğraşırsak uğraşalım, sürekli hayal kırıklıkları, hüsranlar, eleştiriler ve reddedilmelerle karşılaşıyormuşuz gibi görünebilir. Hayatın yaratıcılığımızı bulmak ve ifade etmek, içten içe değerli hissetmek ve uyum sağlamaktan ya da başkalarının bizim hakkımızdaki düşünceleri için kaygılanmaktan vazgeçmek için akıntıya karşı bir mücadele olduğunu düşünebiliriz.
İnsanı felce uğratan bu sorunun basit bir yanıtı yoktur. Ama biz çalışmamızda, kendimize daha fazla ışık ve merhamet getirmeye yardımcı olacak bazı basit adımlar izleriz.
1. Utançla doğmadığınızı bilin ve utanç hikayenizi öğrenin. Kendimize eleştirel yaklaşmayı öğrendik, çünkü çocukluğumuzda destek, rehberlik, yön, uyarım, koşulsuz kabullenme, sevgi ve ilgi anlamında bazı temel sevgi gıdalarından mahrum kaldık. Her birimizin kendine has bir utanç hikayesi vardır, ama utancın devreye girdiği nokta da budur. Hepimiz yaşamın ilk yıllarındaki tecrübelerimize dayanan bir utanç-esaslı kimlik geliştirdik.
2. Utancın size üç seviyede saldırdığını bilin. Yaşam enerjinizi alır, zihninizi yargılayıcı negatif düşüncelerle doldurur ve davranışınızı körükler. Utanç davranışı değersizlik hissiyle tetiklenerek yaptığımız her şeydir. Örneğin sabote etmek, ilgi çekmeye çalışmak, onay almak için yalvarmak, kendimizi şişirmek, pes etmek, bir şeyleri ertelemek ya da bağımlılıklara başvurmak gibi.
Bir utanç davranışının farkına vardığımızda, bir sonraki adım altında yatanın ne olduğunu hissetmek ve kendimize karşı çok nazik ve anlayışlı olmaktır. Utançla, utanç davranışımızı yargılar ve sonra daha çok utanç hissederek aynı utanç davranışının tekrarlanmasına sebep oluruz. Bu kısır döngüyü kırmanın yolu utancı ve davranışın altındaki acıyı hissetmek, onu tanımak ve onunla rahatlamaktır.
3. Bedeninizi düzenli olarak hareket ettirin ve sağlıklı ritüeller geliştirin. Bunun saygınlık ve özsaygı geliştirmek gibi bir etkisi vardır ve eleştirel zihni sessizleştirmeye yardımcı olur.
4. Kendinizi rahatlık bölgenizden çıkarıp canlılığa ve saygınlığa taşımak içinküçük ama tutarlı riskler alın. Küçük riskler almak yaşam enerjimizi harekete geçirir ve bu da karşılığında utanç kimliğimizi değiştirmeye başlar. Bu risk, ertelediğiniz bir şeyi yapmak ya da her zaman öğrenmek istediğiniz bir şeyi öğrenmeye başlamak olabilir. Riskimizin ne olduğu her birimize göre farklılık gösterir. Biri için dans dersi almak ya da yeni bir dil öğrenmek olabilir. Bir başkası için savunmasızlığımızı ön plana çıkarmak ya da bir diğer için daha dürüst olmak anlamına gelebilir.
Daha çok özsaygı geliştirmeye yardımcı olan iki tür risk vardır. Birincisi ihlal ya da saygısızlık yaşadığımız anlarda kendimizi savunmaya başlamamızdır. Diğeriyse, önemsediğimiz birinden istediğimiz şeyi elde edemediğimizde hayal kırıklığımızı ve acımızı kontrol etmeyi öğrenmemizdir. Utanç kimliğimize dayanarak genelde bunun tam tersini yaparız; ihlal edildiğimizi hissettiğimizde bir şey söylemez ve istediğimizi elde edemediğimizde şikayet ederiz. Bu davranış benlik hissimizi baltalar.
5. İçsel yargıcınızın saldırısı altında olduğunuzu fark ettiğinizde, bizim "kanal değiştirmek" adını verdiğimiz şeyi yapmak faydalıdır. Yargıcın her zaman zihinden gelen seslerini dinlemek yerine, biz kalbi dinlemeyi bir alışkanlığa dönüştürmeyi öneririz. Kalbi dinlemek sevgiyle, kabullenme ve bilgelikle dinlemek demektir. Kalp kendimize kötü davranmaya başladığımız her durumu yeniden yorumlayabilir ve o duruma bakmanın yeni bir yolunu bulabilir. Yargıç herhangi bir konuda haklı bile olsa, kalp o duruma sevgiyle bakabilir, bize destek olabilir ve duruma daha büyük bir perspektifte bakmamıza yardım edebilir. Ancak hepimiz kendimizi yargılamaya çok alışkın olduğumuzdan, kalbi dinlemeyi öğrenmek zaman ve çaba gerektirir. Bazen bize kalbin perspektifini kazandırması için sevgi dolu ve güvenilir bir arkadaştan ya da bir terapi uzmanından yardım almak faydalı olabilir.
6. Sebat edin.  Utanç kimliğimizi uzun yıllar içinde geliştirdik ve bu kimlik kendimizi nasıl gördüğümüze ve nasıl hissettiğimize dönüştü. Bu negatif kimliği esas enerjilerimize dayalı bir yeni bir kimlikle değiştirmek zaman ister. Yavaş yavaş bir özsaygı ve anlam kalıbı oturtmak için, kendimizi tekrar tekrar yerden kaldırmalı ve düştüğümüzde kendimize karşı şefkatli olmalıyız. Bu biraz yürümeyi öğrenmeye benzer. Gerçekten eşsiz olduğumuz ve katkıda bulunabileceğimiz güzel bir şeye sahip olduğumuza dair o içsel hissi dinlemeyi ve onu izlemeyi öğrenmeliyiz. Bize sorarsanız, sebat ettiğimiz takdirde, varoluş bizi gizemli bir yoldan destekleyecektir.
Sevgiyle, Krish ve Amana.

http://www.learningloveinstitute.com/home.php newsletter

3 Eylül 2013 Salı

X Faktörü - The X Factor


Günlük yaşamlarımıza birçok şeyi sığdırmaya çalışıyoruz. İş hayatı, aile hayatı ve biraz da kendimize ait zaman yaratalım dedik mi, büyük bir koşturmacayla geçiyor zaman. Satler kıymetli oluyor ve iyi değerlendirmek için planlıyoruz herşeyi. Bir sonraki adım ve yapılacaklar hep belli..Hayat dolu dolu geçiyor.. Ama Bu şekilde yaşayınca bilinmeyene, sürprizlere, mucizelere açık olamıyoruz. Hani geminin kaptanı olmayı bıraksak, niyetlerimizi göndersek ve evrenin bize her an nasıl bir sürpriz hazırladığına açık olsak zaman zaman güzel olmaz mı?

Sevgilerimle
*
We try to fit in a lot in our daily lives. When we want to create some business time, some family life and some time for ourselves, it means we are running around a lot. Time becomes precious and we start to plan to get everything in order. The next step and things to be done are known in advance. Life is very full. But when we live like this we are not open to the unknown, to surprises and miracles. What if we from time to time release being the captain of the boat, put out our intentions and be open to the surprises of the universe?..

With My Love