Las Vegas'ta bir fuardayım..Kumar ve her türlü bağımlılık kalıplarına uygun bir zemin var burada..Her otelde, hatta iner inmez havaalanında slot oyunları var..Otelin lobisinde koca slot oyunları ile dolu bir sahadan geçmek zorundayım..Mümkün olduğu kadar uzağından geçiyorum, tanıdığım ve sevmediğim bir enerji var zira oralarda..Acılarla dolu bedenler, zevk oyunlarıyla uyuşturulmuş..Sevginin coşkusunu pek de tatmamış..Safahate dalmayı hayatın en büyük coşkusu olarak görüyor..Ötesine geçmemiş henüz..Evriminin bu aşamasında olanlar için böyle bir yerin olması harika..Ama benim yuvam pek de değil..Aslında Amerika'yı bu sefer farklı gözlerle gördüm..Hatırladım ki, burası kanuna başkaldıranların adım attığı bir yer, içlerindeki çocuğu büyütemeyenlerin, yetişkin ebeveynlerin elinden tutmadığı çocuklarıyla gelenlerin kıtası olarak başladı..Kendi başlarına kalınca sorumluluklarını alıp yetiştiler belki..Çok şeyi aştılar, mucizeler başardılar. Ama halen içlerindeki çocuklar aşırılıklara meyilli, porsiyonlar kocaman, yaratımlar kocaman..Yaratımların heybeti ben de hayranlık uyandırıyor..Ancak asırların kültürüyle gelişen ülkelerin estetik duygusunu çok da bulamıyorum..İçimdeki güzeli arayan yer tam da mutlu olamıyor. Belki de bu nedenle hep en güzel binaları Avrupa kültürünün taklit edilmiş unsurlarından oluşuyor. Eleştirmiyorum, ama analiz ediyorum ve farklılıkları daha iyi teşhis ediyorum.Çok şey öğrettiler bize, gerçekten de onların önderliğinde büyüyoruz, ama herşeylerini kopyalamak doğru değil bence..Mesela yemek kültürlerini. Hiçbir yerde Türk mutfağına bu kadar özlem duymuyorum..Dün harıl harıl bir ara gördüğüm Hint lokantasını aradım ve ilk lezzetli yemeğimi yedim. ve düşündüm kü, Hint kültürünün Buda'sı ile Amerikan kültürünün Zorba'sı birleşsse ne mükemmel bir sentez olurdu..
Sevgilerimle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder