29 Nisan 2011 Cuma

Herşeyin Başı Sağlık

Dr Alevtina ve Sn Günay Apak Biorezonans check up ekranının yanında

Bana Altimed Kavacık'ta biorezonans uygulanırken..

Son iki-üç yılda, dersim sağlık oldu. Genel kriterlere göre ciddi sayılabilecek bir hastalığı yendim. Ancak bu süreçte çok şey öğrendim. Belki birilerine faydam olur diye paylaşmak istedim.Bu nedenle bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Herşeyden önce hastalık ortaya çıktığı zaman, kendinize dürüst olun ve sorun: yaşama devam etmek istiyor musunuz? İstiyorsanız, pazarlık yapıyor musunuz, koşullu olarak devam etmek üzere?..Çünkü herşey tam niyetle başlıyor. Hasta yakınlarının da bunu bilmesi uygun olur diye düşünüyorum.
Hasta yakınlarının bol sevgi, şefkat ve özen göstermelerini öneriyorum. Gerçekten hissediyorsanız, yoksa boşverin..
Eğer yaşama tüm hücrelerinizle karar verdiyseniz, o zaman demek ki size bir öğrenme ve arınma süreci sunuldu. Hastalığın sizden istediği değişiklikleri yapın, bırakın sizi eğitsin..

Hastalık aslında birden oluşmuyor, yıllar alıyor oluşması için, ama meydana çıkması geç olabiliyor. Siz herşey güllük gülistanlık zannederken birden haber bir şok etkisi yaratabiliyor. En önemli kısım bana göre bu korku ve kabullenme sürecinden geçebilmek, dramı geride bırakmak ve duygusal tuzaklara düşmemek. Bu konuda gerekirse bir psikologtan yardım alın. Bu aşamadan sonrası çok daha kolay çünkü.

Bana göre hastalık nedir, onu da açıklamak isterim: Bedenin, müthiş bir bağışıklık sistemi var. Bir virüs girdi mi, birçok antikor üretiyor bu virüsü yenmek için. İşleyen antikoru bulduğu zaman, ince ayarlar başlıyor.Bunu giderek mükemmelleştiriyor ve bir kez o virüsü yendi mi, hafızaya yerleştiriyor. Sadece o kişiyi değil, sonraki nesillere genetik miras olarak  bu bilgi aktarılıyor. Yani, bir hastalığı insan ne kadar kendi bağışıklık sistemini kullanarak yenebilirse, o kadar iyi!!!
Bedene birçok bilgi, veri giriyor, bunlar proses ediliyor, gereken yapılıyor. Ancak kanalizasyon sisteminizin kaldıramayacağı kadar çok negatif yüklenmişseniz;beden başa çıkamayacak hale gelmişse, size hastalık olarak geri dönüyor.

Negatif yüklemeler Neler?

*Yanlış beslenme, asidik ağırlı beslenme
*Negatif duygular, üzüntü, öfke, kıskançlık gibi
*Hırs ve beklentilerle dolu olmak
*Stres
*Yetersiz hareket
*Yetersiz su
*Yetersiz temiz hava, oksijen
*Yetersiz uyku, dinlenme
*Aşırılıklar, duygu esrimeleri
*Duygulara alan tanımamak
*Elektronik ortamlarda bulunmak, radyasyon almak

Pozitif yüklemeler Neler?

*Alkali ağırlıklı beslenme
*Olumlu olmak, bol kahkaha, gülümseme
*Meditasyon, yoga, bahçeyle uğraşmak gibi ruhu dinlendiren faaliyetler
*Aşırıya kaçmadan, dengeli hareket, yürüyüş gibi
*Olası olduğunca ph seviyesi yüksek ve bol su tüketmek
*Yaşam enerjisinin güçlü olduğu bol oksijenli ortamlarda bulunmak,
*Bedenin uyku ve dinlenme gereksinimine kulak verip dinlemek ve dinlenmek
*Dengeli olmak, duyguları drama girmeden uygun bir şekilde kanalize edip dışa vurmak
*Yaşamı şükran duygularıyla yorumlamak

Hastalık durumunda bence ideal tedavi hem Tıptan, hem tamamlayıcı tedaviler, hem de Alternatif Tıptan yararlanmak. Hastalığınız akut veya kronik hale gelmişse, hızlı çözümlere gereksiniminiz var. Bu durumda Tıp
öncelikli olarak size fayda sağlayacaktır. Bedeninize aldığınız kimyasalların olumsuz etkilerini elimine etmek için tamamlayıcı tıp ve nefes, reiki gibi yöntemlerle destek vermenizi öneririm.
Birçok alternatif yöntem ve bağışıklık sisteminin uyarılarak devreye girmesi yöntemleri için beden zamana gereksinim duyuyor. Ve her hastalık ve beden farklı bir uygulamaya cevap veriyor. Bunu bulup keşfedene kadar da zamana gereksiniminiz oluyor. Yalnız dikkat edin, beden aynı anda birçok şeyle birden uğraşamıyor. Çok farklı ve fazla uyarıcı gönderirseniz. Teker teker işe yarayabilecekken uygulayacaklarınız, bedeni gereksiz yere yoruyor ve istediğiniz sonucu göremiyor olabilirsiniz.
Yanlış bir uygulama ise, bedenin virüsle uğraşmak için ihtiyacı olan enerjiyi, başka tarafa kullandırıyorsunuz demek oluyor. Bu da tehlikeli olabilir.

Homeopati gibi alternatif yöntemler ise, gerçekten güvenebileceğiniz bir bilirkişi ile çok yakın çalışmayı gerektiriyor. Aldığınız preparatlar ise hastalığa neden olan negatiflikleri, geçmiş duyguları, krizleri size kısa bir süre daha yaşatabiliyor. Kendinizi birden bir öfke krizinin içinde bulabiliyorsunuz,ya da ateşiniz çıkabiliyor. Buralardan geçmeye hazır olacak kadar bilinçli ve sabırlı olmalısınız ve zaman vermelisiniz sürece..Ancak çözüm bu yoldan geliyorsa, kökünden çözümlenmiş oluyor. Size önerim hastalanmadan bu tarz yöntemlere, kişisel gelişim seminerlerine, alkali faaliyetlere başlamak ve hastalanma sürecini engellemek..
Bir ilaç alayım ve bu konuyu unutup hayatıma devam edeyim, ise semptomları ortadan kaldıran bir yaklaşım. Tıp bazı durumlarda bu konuda çok başarılı, bazı durumlarda ise sadece hastalığı bastırıyor ve hastalığı iyileştirmiyor. Belki de ileride daha büyük şeylere neden oluyor.

Tıp olarak sonsuz şükranlarımı İzmir Dokuz Eylül Üniversitesin'deki Prof Dr Ömer Harmancıoğlu, International Hastanesi Prof. Muzaffer Bayhan ve Acıbadem Maslak Hastanesi'nde  Doç Dr. Özlem Er'e sunuyorum.

Ben ümit ediyorum ki, gelecekte tüm tedavi yöntemleri bir çatı altında buluşsun. Her bir durum için uygun olan birleşim ortak bir kararla verilsin. Sağlık alanına kendini adayan herkes çok özel bir misyona sahip ve kendi inanç kalıpları doğrultusunda inandıkları şeyleri uyguluyorlar..

Benim önerim:

1) Hangi yöntemi veya yöntemleri kullanıyorsanız mutlaka teknik bir geri bildirim mekanizmasından yararlanın ve uyguladıklarınızın sonuçlarını görün.
2) Bedeninizi her kimle birlikte şifalandırıyorsanız o kişinin kalbinin açık olduğunu, hem size, hem mesleğine, hem bedeninize saygı duyduğunu hissedin. Seçimlerinizi ona göre yapın.
3)  Hangi yöntemi veya yöntemleri kullanıyorsanız, size korkutucu çıkışlar yapan, başınıza gelebilecek olumsuzlukları fazlasıyla vurgulayan biriyle devam etmeyin. Gücünüzü elinizden alan birini de seçmeyin.
4) Hangi yöntem veya yöntemleri kullanıyorsanız, inandığınızı uygulayın. İnanmadığınız bir şeyin size faydası olmayacaktır. Bir başkasına iyi gelen size de iyi gelecek demek değildir. Sırf bulunduğunuz bilinç düzeyi farkı bile, hastalık birebir aynı olsa da farklı bir yöntemin size iyi gelmesine neden olacaktır.
5) Hiçbir bilgiyi fazla ciddiye almayın, imanınızı güçlendirin, Tanrı'ya teslim olun (sizin inancınız doğrultusunda) ve gücün sizde olduğunu unutmayın. Görünene değil, arzuladığınız olumlu sonuca odaklı düşünün. Bu konuda kendinizi eğitin.
6) Dram senaryoları ile beslenen sohbetlerin bir parçası olmayın, bu tarz insanlardan uzak durun. hastalığınızı tekrar tekrar anlatarak ilgi ve dramın hazzına kendinizi kaptırmayın. Sağlıklı olmak bunların hepsinden çok daha büyük bir haz verecektir size.
7) Sevdiğiniz ve sizi güldüren, mutlu eden faaliyetlere daha fazla zaman ayırın.
8) Hayatın ne kadar güzel ve sonlu olduğunu fark edin (ruhen sonsuzluğa inanıyorsanız da beden olarak sonlu olduğunu kabul edin, siz bu hayatın hakkını verin, diğerlerine bu diyardan gidince odaklanın) ve gerçekten yaşamaya başlayın!!Sevgiyi her geçen gün daha fazla ve öncelikle hayatınıza katın. Bunun anlamı sadece kendi kalbinizi açmak değil, başkalarının sizi sevmesine izin vermek ve kabul etmek..
9) Size verilen her bilginin değerini bedeninize sorarak test edin, rezone etmiyorsa sorgulayın.

Bu açıklamalardan sonra tamamlayıcı Tıp olarak denediğim bunca yöntemden sonra özellikle fayda sağladığım Biorezonanstan bahsetmek istiyorum. Başınıza bir metal bant takılıp, ellerinize çubuklar veriliyor ve ayaklarınız metal tabakalar üzerine yerleştirilerek sizin yukarıda gördüğünüz ekranda olduğu gibi tüm bedenizle ilgili bilgi ediniliyor. Bir nevi 'check up' gibi..Sonra da size uygun bir program oluşturuluyor. Bu program bitkisel haplar, biorezonans (fotoğrafta görüldüğü şekilde), lanta aleti (ellerde çubuk tutularak), magnevis aleti (bir yatakta yatarken, yataktan aktarılan titreşimle), bodydetoks aleti (önceki aletlerle kan dolaşımına karışan toksinlerin atılması, ayaklarınızı bir su dolu bir kaba konulmasıyla) ve harika bir omurga masajı dizisinden oluşuyor.
Amaç bedene, sağlıklı olduğu zaman ki titreşimi hatırlatılarak, bedenin bu yönde çalışmasını sağlamak. Burada en güzel olay sürekli teknik bir geri bildirim aleti olması, ne yönde ilerlediğinizi görmeniz.
Altimed Kavacık'ta bu yöntemle şifama yardımcı olan ve hizmetlerini büyük bir titizlik ve özenle sunan Dr. Alevtina ve Günay hanıma sonusuz teşekkürlerimle.Bir de Nurcan var, bir dakika yerinde oturmayıp sizin bütün ihtiyaçlarınızı anında karşılayan bir melek olarak..Ben çok fayda sağladım, ama siz kendiniz karar verin, Bu süreç için kendinize ve bedeninize bir zaman ayırmanız gerekiyor. Bunu da göze alabiliyorsanız başlayın..

En son olarak: Bütün bunlar benim yaptığım yolculuk sonucu öğrendiklerim, benim şahsi fikirlerimdir.Bilimsel bir açıklama değildir. Lütfen kendinize, kendi yolunuza sadık kalın.İçinize sorun, size uymayan birşeyi kabul etmeyin.

Bir de size asidik ve alkali listesi ekliyorum. Bu liste bana Lifeco http://www.thelifeco.com.tr/ tarafından verilmiştir.

Sevgilerimle


         ALKALİ YİYECEKLER (%75 tüketin)
ASİDİK YİYECEKLER (%25 tüketin)

Yüksek Alkali
Tüm yeşil yapraklı sebzeler (çiğ)
Tüm sebzeler (çiğ)
Baklagil ve tahılların filizleri
Bütün filizlendirilmiş çimler (buğday, arpa vs.)
Yeşil sebzelerin suyu
Deniz yosunları - dulse, wakame, kelp vs.
Limon, satsuma, greyfurt *
Karpuz (çekirdekleriyle birlikte)
Kavrulmamış, çiğ, suda bekletilmiş badem
Avakado
Tüm yemeklik otlar

Alkali
Buharda pişmiş sebzeler / yeşillikler
Tüm olgun meyveler **
Sızma, doğal yağlar (zeytinyağı, ketentohumu yağı, susam yağı ve hindistan cevizi yağı)
Baharatlar ve kurutulmuş bitkiler
Kafeinsiz bitki çayları

Alkali Mineraller
Kalsiyum
Magnezyum
Potasyum
Sodyum (yemeklere tuz ekmeyin)
Silikon
Demir
Manganez


Yüksek Asidik
Tüm etler (kuş etleri, balıklar ve kabuklu deniz ürünleri dahil)
Süt ve süt ürünleri (süt, peynir, yoğurt, tereyağı)
Yumurta
Tüm ekmekler, makarnalar ve işlenmiş tahıllar
Beyaz undan ve buğdaydan yapılmış tüm işlenmiş yiyecekler
Beyaz şeker
Yapay tatlandırıcılar ve kimyasal katkı maddeleri
İşlenmiş çikolatalar ve diğer şekerlemeler
Ketçap, mayonez ve şişelenmiş salata sosları
Kafein - kahve, siyah çay
Alkol (bira, şarap ve diğer alkollü içkiler )
Hazır meyve suları

Asidik
Pişmiş baklagiller ve tahıllar
İşlenmiş soya ürünleri (tofu, soya peyniri vs.)
Patates, mısır
Tam tahıl ekmeği ve tam taneli tahıllar
Konserve ve şişelenmiş tüm sebze ve meyveler
Tüm pişmiş yağlar
Tüm sirkeler
Bal
Kuru meyveler
Tüm sert kabuklu kuruyemişler (çiğ, kavrulmamış badem hariç )

Asidik Mineraller
Fosfor
Klor
Nitrojen
Sülfür
ALKALİ DUYGULAR & AKTİVİTELER
ASİDİK DUYGULAR & AKTİVİTELER

İyi yüreklilik
Sevgi
Minnet
Mutluluk
Kahkaha
Dinlenme
Egzersiz
Pozitif düşünce
Derin nefes alma / Meditasyon
Yeterli alkali su içmek

Kıskançlık
Nefret
Korku
Öfke
Stres
Yorgunluk / uykusuzluk
Hareketsizlik
Sigara / Uyuşturucu kullanımı
Radyasyona maruz kalmak: televizyon, bilgisayar
Susuzluk

2 yorum:

  1. biraz ayip oluyor galiba < bi basladin hepimizi solladin ! Bu ne bilgiler ya simdi bi de not mu alicaz??

    YanıtlaSil
  2. canım arkadaşım, hep yüzüme bir gülümseme yerleştirmeyi biliyorsun..

    YanıtlaSil