karşıdan karşıya geçen tırtıllar..
Yoga golf sahasında..
Haftasonu Silivri'de yoga kampındaydık, sevgili Zeynep G.'le birlikte...Doğa, yürüyüşler ve finalda Silivri Olta Restoran'da harika bir yemek..Balık yemeğe buraya henüz gitmediyseniz, ajandanızı not edin ve mutlaka gidin. İki tane Olta Restoran var, siz sahildekine gidin..Herşey çok lezzetli, tertemiz ve servis de mükemmel.. Herşey çok keyifliydi..Yoga Academy'in düzenlediği bu kamplar, Akif Manaf'ın önderliğinde gerçekleşiyor. Akşamları keyifli interaktif söyleşiler yapılıyor. Akif Bey bir söyleşisinde 'Tekamül yolunda olan bir insan kaybettiği şeye üzülmez.Bir konuyu daha hal ettim diye sevinir' dedi. Bu söz beni çok etkiledi. Bir anda kaybetme korkusunun ne kadar büyük bir ilüzyon olduğunu gördüm. kaybedilecek bir şey yoktu ki. Indecent Proposal filmini seyrederken de ' Birşeyi çok istiyorsan serbest bırak. Geri dönerse senindir. Geri dönmezse hiçbir zaman senin olmamıştır' diye bir cümle hafızama kazınmıştı.
Birden kavradım..Hayat bir tekamül yolculuğu özünde. Bu gelişim esnasında gereksinim duyduğumuz oyunlar,ilişkiler karşımıza çıkıyor ve öğrenimimizi tamamladığımızda o ilişki, o oyuna artık gereksinim duyulmuyor ve hayatımızdan çıkıyorlar. Geriye, kaybettiklerimize bakmak yerine, ufukta bizim yeni bilinç seviyemize uygun olan yeniyi kucaklamalıyız. Geride bıraktıklarımızın verdiği hediyeleri görmeye hazır olmalı ve şükranla serbest bırakmayı bilmeliyiz. Olan zaten oluyor, direnirsek güçlükle, acıyla oluyor. Akarsak, zarafetle, büyük bir ahenkle oluyor..Yıllar önce birgün Teşvikiye Saray'da bir masada oturuyordum, yer olmadığından yaşlı bir bayanı masama kabul edip etmeyeceğimi sordular. Ben de kabul ettim ve bu bayanla bir sohbete başladım. Ona hayatta temel öğrendiğini bir kelime veya cümleyle özetleyebilir mi diye sordum. O da bana 'kabullenme' dedi. Hayat iniş ve çıkışlarla dolu, acısı da var tatlısı da var..Eğer hiçbir şeyin üstünde fazla durmazsan, geldiği gibi kabul edersen..Çok kolay olur herşey demişti..Bu benim zaman zaman hatırladığım bir sözdür..Kabullenmeyi, akarak ilerlemeyi zorlayan ise beklentiler. Her biri anı olduğu gibi yaşayıp geriye bırakmak yerine, o ana yüklediğimiz anlam ve yorumlar sonradan karşımıza dikenli teller olarak çıkıyor. Diyelim hoş biriyle tanıştınız, hemen hayatımın erkeği/kadını dediniz. Veya ilk söylenen seni seviyorum'lardan sonra, işte hayatımın kadını/erkeği dediniz. Artık 'an' kendi içinde bütünlüğünü kaybetti. O 'an' sonraki birçok ana taşındı..Birlikte geçirdiğiniz veya geçirmediğiniz her bir anı bu beyanatlara boyanmış olarak değerlendirecek, buna uyan anlarda mutlu, uymayan anlarda acı ve hayalkırıklığı yaşayacaksınız. Ve bunu karşınızdakinin, Tanrının ve zihinsel yaratıcılığınızın senaryosuna göre başka bir kişinin hatası olarak görecek ve onu suçlayacaksınız. Halbuki, üzüntünüzün tek kaynağı beyanlarınız, gerçekliğe kattığınız yorumlar ve beklentiler..Sizi sizden başka üzen kimse yok aslında....Sevgilerimle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder