AQ (Farkındalık Katsayısı) 'nu Yükselt
Katıl, Keşfet,Paylaş...Farkında Yaşa
*
Raise Your AQ (Awareness Quotation)
Join, Discover, Share..Live in Awareness
HOW COULD ANYONE EVER TELL YOU
YOU WERE ANYTHING LESS THAN BEAUTIFUL?
HOW COULD ANYONE EVER TELL YOU
YOU WERE LESS THAN WHOLE?
HOW COULD ANYONE FAIL TO NOTICE
THAT YOUR LOVING IS A MIRACLE?
HOW DEEPLY YOU’RE CONNECTED TO MY SOUL.
Words and music by Libby Roderick c 1988
*
KİM SÖYLEYEBİLDİ?
KİM SANA GÜZELDEN DAHA AZ OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLDİ?
KİM SANA BÜTÜNDEN DAHA AZ OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLDİ?
KİM SENİN SEVGİNİN BİR MUCİZE OLDUĞUNU GÖRMEYİ BAŞARAMADI?
RUHUMA O KADAR DERİNDEN BAĞLISIN Kİ..
Güfte ve beste Libby Roderick 1988
Bu şarkıyı ilk defa San Diego'ya Louise Hay öğretisi için gittiğimde dinlemiştim. Daha sonra çeşitli yerlerde dinledim. Kalbime çok dokunan bir şarkıdır, paylaşmak istedim.
*
The first time I have listened to this song was, when I went to San Diego to participate in a workshop based on Louise Hay teachings. Afterwards I heard it in several places. This song touches my heart. I just wanted to share it.
İçimdeki çocuk korkup sindiği yerden çıktı sonunda..Ve çok yaralıymış, şu an sürekli bir şeylere ağlıyor. Yıllardır ebeveynlerden uzak olsam da, içimde yaşatıyormuşum onları.
O çocuğa içimden ebeveynlerimin davrandığı gibi davranıyormuşum. O da o kadar korkup kaçmış ki, saklanmış benden yıllarca..Şimdi ebeveynlerimin içimdeki sesini duyuyorum. Onları izliyorum. Ama çocuğumu onlardan koruyorum. Ona aradığı korumayı, şefkati ve anlayışı sunuyorum. Ve yıllar sonra, birçok yarayla dolaşan çocuğum ortaya çıktı nihayet ve şimdilik çok duyarlı..Hemen ağlıyor, ona da izin veriyorum..Onu çok seviyorum, hep koruyacağıma da söz veriyorum. Ya siz?
Sevgilerimle
*
The child within me finally came out the place were it was hiding due to its fears. And it is very hurt. Nowadays it cries permanently about some issues. Although I am living far away from my parents, it seems I kept them alive inside me. I was taming the child they once did. The child got so afraid that it run away, it was hiding from me for years. Nowadays I hear the voice of my parents inside me, I watch it. But I protect my child from it . Instead I give it the compassion, protection and tolerance that it was longing for. And after years the child came out at the end with lots of wounds and it is very sensitive, for now. It starts to cry immediately and I let it cry. I love the child very much and promise to protect it always. What about you?
Being in a relationship doesn't make you any happier than not being in one. The spiritual issue is always whether or not you have a realistic view of relationship…what it can do for you and what it can’t.
Bir ilişkide olmak seni, ilişkide olmama durumuna göre daha mutlu yapmaz.Ruhsal bakış açısı her zaman ilişkilere gerçekçi bakıp bakmadığın ile ilgilidir. Senin için ne yapabileceği ve ne yapamayacağı ile ilgili..
The upside and the downside of relationships
İlişkilerde madalyonun iki yüzü
The upside always cancels the downside. There are advantages and disadvantages to both being in one and out of one. You don’t get over on yourself by relationship or non-relationship.
İlişkilerde nadalyonun bir yüzü diğerini götürür her zaman. İlişkide olmanın ve olmanın her zaman avantaj ve tezavantajları vardır. İlişkide olmak veya olmamak kendinden kaçmanı sağlamaz.
It’s about the relationship and not the person..Konu ilişkidir, diğer kişi değil
If you want a successful relationship both people have to surrender to the relationship, not to each other.
Eğer başarılı bir ilişki istiyorsanız, iki kişi de kendlerini birbirlerine değil, ilişkiye adamalıdır.
Are you looking for a relationship to solve your problems?
Bir ilişkiyi sorunlarınızı gidermek için mi istiyorsunuz?
I’m not saying don’t have a relationship. Have one. But don’t think it is going to solve any problems. It will just create new ones. This is so because you are the problem. You don’t seem to be able to just let things be and enjoy them for what they are. You want it a certain way. And the sad fact is that life really doesn’t care how you want it. It is going to give you what it wants to give you whether you like it or not. You consult the stars because you want to know what life is about to throw your way. So, if you want to have a nice time in this world you need to be ready to take disappointment as a gift and also see the pain behind the pleasure. There is no nirvana here. It is a mixed bag. It has always been a mixed bag, and it will always be a mixed bag.
Size ilişkiye girmeyin demiyorum. Bir ilişkiniz olsun. Ama bunun sorunlarınızı gidereceğini sanmayın. Yeni sorunlar yaratacaktır. Çünkü sorun sizsinizdir. Siz olayları olduğu gibi kabul edip keyfini çıkaramıyorsunuzdur. Belirli bir şekilde olmasını istiyorsunuzdur. Üzücü olan şu ki hayat, sizin nasıl istediğinizle ilgilenmez. O size kendi vermek istediğini, siz isteseniz de istemeseniz de verecektir. Yıldızlara danışırsınız önünüzü görmek için. Yani, eğer bu Dünyada güzel vakit geçirmek istiyorsanız hayalkırıklıklarını birer hediye olarak görüp, hazzın ardında yatan acıyı görmelisiniz. Burada nirvana yok. Karışık bir sepet var. Her zaman karışık bir sepetti ve her zaman da karışık bir sepet olarak kalacak.
There’s nothing ‘spiritual’ about spirituality- Spirituellik ile ilgili 'ruhsal' bir şey yoktur.
Would you want to get romantically involved with someone who had no spiritual inclinations, but was a good person?They’re the best. There’s nothing ‘spiritual’ about spirituality. A good person is a spiritual person. ‘Spiritual’ doesn’t really solve any problems. Spiritual only means that someone admits they don’t know who they are. It does not put them above the ones who don’t admit it. I see so many spiritual types here every day and in many ways they are in worse shape than the ordinary hard working worldly types.
Spirituel eğilimi olmayan, iyi bir insanla romantik bir ilişkiye girmek ister misiniz? Onlar en iyisidir. Spritüelliğin ruhsal bir yanı yoktur. İyi bir insan ruhsaldır. Spiritüel olmak sorunları çözmez. Spiritüel olmak sadece kim olduğunuzu bilmediğinizi itiraf etmektir. Ve bu onu itiraf etmeyenlerden daha üstün kılmaz. Ben burada her gün spiritüel tipler görüyorum ve birçok anlamda sıradan çalışkan insanlardan daha kötü durumdalar..
What is the mystery of love? Aşkın sırrı Nedir?
There is no mystery. You found a guy? He’s a lonely guy who wants love, just like you.
Sır yok. Birini mi buldunuz? O da sizin gibi sevgi isteyen bir yalnız. Hepsi bu kadar.
En sonunda bloğuma fotoğraf eklemekle ilgili sorunu çözdüm. Ve ilk olarak sizinle Bebek'te geçirdiğim bir günle ilgili fotoğraflarımı paylaşmak istiyorum. Sevdiğim mekanlardan biri Cafe Nero, huzurlu bir mekan, hoş bir müzik, güzel bir ortam ve harika bir manzara..
*
Finally I have managed to solve the problem of loading pictures to my blog. First I want to share my pictures about a day spent in Bebek. One of my favourite spots is Cafe Nero, a peaceful place, nice music, a beautiful setting and a wonderful scenery.
Fotoğrafları seven biri olarak mekanın içindeki fotoğraf dekorlarını çok seviyorum.
*
As a person who likes photography I like the decoration with pictures.
Yürüyüş esnasında gözüme çarpanlar
*
Some spots during my walk
Emirates reklamları
*
Advertisement for Emirates
Köpekler aşkı bulmuş
*
The dogs have found love
Bu köpek belki 20 kere geldi gitti, sırtını kaşımak için ağaca
*
This dog maybe 20 times has been up and down to scratch his back on to the tree.
Mangerie Restoran'ın terasından Manolya
*
Magnolia from the terrace of Mangerie Restaurant
Ay tutulması akşamıydı. Şeylacığımla hasret giderdik, derin konulara girdik..
*
It was the day of the lunar eclipse we caught up with dear Şeyla and were into deep topics..
Dün akşam yine bir Joaquin Cortes gösterisindeydim. İki bayıldığım sanatçının bu klibini sizinle paylaşmak istedim.
*
Yesterday evening I was at a Joaquin Cortes performance again. I want to share this video with two artists I love very much..
En büyük korkularımdan birinin ilişkide kontrol edilmek olduğunu kavradım. Bu bende nefes alamama, boğulma hissi yaratıyor..
Değer verdiğim özgürlüğümü elimden alıyor hissine kapılıyorum. Bir de ağır bir baskı enerjisi hissediyorum, karanlık bir enerji..Sanki karşı tarafın bir derinliği var, ama bunu bana göstermeye niyetli değil..Beni sert bir güç oyunu ile orada tutmaya çalışıyor, o derinliği ise paylaşmadan kendine saklıyor..Böyle bir ilişkide aslında istediğim yakınlığı kuramıyorum ve güvenilmiyorum hissini taşıyorum. Aynı zamanda ben de kendimi incinebilirliğim ile açamıyorum, açtığım kapıları kapamaya başlıyorum, güvende hissetmiyorum.
Bu konuda büyük bir duyarlılığım var, kokusunu hemen alıyorum. Böyle yetiştirildim, çok iyi tanıyorum o hissi.
Çok çeşitli türleri var kontrolün. Her türlü beklenilmeyen, önceden kestirilemeyen, haber verilmeyen davranışla ilgili hesap sorar karşındaki kişi..Bazen arkasında bastırılan bir öfke hissedersin. Açık bir nokta var mı diye irdelene irdelene deşilir anlattıkların. Her şey ile ilgili izin alman istenir, izin almadan adım atamaz hale gelirsin. Karşı tarafın kendini güvende hissettirmeyen bir davranışın varsa da kendini kötü hissetmen sağlanır ki bir daha yapmayasın. Bu genellikle kinayeli, imalı bir tavırla yapılır.
Bir anda baskın yapılır sana, olmadık yerde karşında bulursun o kişiyi, ya da en olmadık yerde telefonun çalar, hesap vermek durumunda kalırsın..O telefonla öyle sorular ve konuşmalara yönlendirilirsin ki, yanında ‘şüpheli biri’ varsa rahatsız olsun söylemek zorunda bırakıldıklarından!!
Bunlar daha direkt kontrol şekilleri..Bir de dolaylı olanlar var. Karşı tarafın kendini güvende hissedeceği kadar ilgi göstermemişsen o an, kıskandırılma olaylarına girilir. Gözünün önünde bir başkasıyla, senden daha güzel biriyle flört edilir..En can acıtıcı hassasiyetlerin öğrenilir ve kedi ciğerle oynar gibi oynanır senle..Böylece tasmalı bir köpek gibi, sahibinin izin verdiği mesafede kalmak zorunda kalırsın. Bağımlı kılınarak da kontrol edilebilirsin. Hoşuna giden şeyler yavaş yavaş öğrenilir, yapılır, sen alıştırılırsın..Ve sonra da istenilen yapılmadığı takdirde mahrum kılınırsın. Paraya ve rahata alıştırılırsın, kendi ayakların üzerinde durman engellenmeye başlanır..Ne gerek var, ben sana en iyi şekilde bakıyorum mesajı verilir ve sonra da bu sana karşı kullanılmaya başlar. O rahata, konfora alışırsın, ama bir şeyler de sıkar seni, canlılığın elinden gider..Yaşam gücün emilir, yeni korkuların oluşur, ya elimden alınırsa diye..Ve sonra bağımlılık ile sevgiyi karıştırmaya başlarsın. Hangisi nerede başlıyor, nerede bitiyor karıştırırsın, her şey iç içe geçer..uzun süre devam edersen, kendinle bağın öyle kopar ki, bir sis perdesinin içine girip çıkamazsın..
Ben oyunlarım ötesinde ruhun çıplaklığında derinleşerek, sevgiyi büyüterek yaşamak istiyorum ilişkileri.. Ya siz?
Sevgilerimle
*
I became aware that one of my biggest fears in relationships is being controlled. I feel like not been able to breath and suffocating.
I feel like my freedom, which I care a lot about is in danger. I also feel some heavy pressure energy, a dark energy. The other has a certain depth, but is not willing to show me this. Instead tries to keep me there with some tough power games and keeps the depth for him/herself. In this kind of relationship I can not establish the intimacy I am longing for and feel that I am not trusted. Also I can not open myself in my vulnerability or I start to close the doors I have opened before. I have a huge sensitivity towards this energy and can smell it very quickly. I have been raised like in this way, I am very familiar with it.
There are different kinds of control. The other person asks explanation about every unexpected, uninformed, unknown behaviour. Sometimes you feel a suppressed anger underneath.
Your explanation will be questioned in detail in order to see whether there is a missing spot. You are asked to ask for permission all the time. So you can not move without having permisision. If there is a behaviour that makes the other person feel insecure, he or she will make you feel bad to reassure you won’t do it again. This is been done in a synical, sarcastic and indirect way most of the time. You can find the other person unexpectedly in front of you at once. Or your phone rings at a very unappropriate occasion, you are pushed to answer questions and give explanations in a way that if there is a ‘suspectful someone’ around, he/ she will feel uncomfortable!
These are more direct ways of control..There also indirect ones. If you don’t give attention enough to the other one in a way that he/she will feel secure, jealousy games are being started. The person will start to flirt with a more beautiful person around in a way that you can see it happening. Your most sensitive vulnerabilities are being learnt and the other person uses these in his/her games. So you become like a dog that only can have the permitted distance from his owner. You can also be controlled by becoming dependant. Slowly slowly he/she learns what you like and dislike and gives you what you want untill you get used to it. Afterwards if you don2t act accordingly it will be taken away. You can made dependant on Money or/and comfort. The other person limits your standing on your own feet. They give you the message: Why should you do this? I am taking so very good care of you. Afterwards this is used against you. You become used to the luxury and comfort, but something will be missing, boredom will be there. Your aliveness will be taken away. You life source diminishes, you will have some new fears of deprivation..And than you start mix up dependency with love. You will Loose your sense of which is what..If you continue for a long while you Loose your contact with yourself in a way, that you feel that you are lost in a mist and don’t know how to get out anymore.
I prefer to be in love relationships, wherein I can be naked soulwise and can go deeper. And You?
Terk edilme korkularımızı stratejiler ve güç oyunlarıyla örter ve genellikle, oyunların içinde o kadar kayboluruz ki nereden geldiklerini nadiren görürüz. Bunlara 'savaş oyunları' deriz. En yaygın savaş oyunlarından bazıları suçlamak, kontrol etmek, üstünlük taslamak veya altta kalanı oynamak, aşağılamak, çekilmek ve yalnız bırakmak veya şiddet, tehditler, suçluluk ve alıkoyma yoluyla istismar etmektir.
Bu oyunların kökeninde beklenti vardır. İlişkilerimize beklentilerle dolu gireriz ama bu beklentilerin tam boyutunun nadiren farkındayızdır. Beklentiye 'ilişkilerin sabotajcısı' adını veririz, çünkü hiçbir şey bizi birbirimizden bu kadar çok uzaklaşatıramaz. Beklenti, yoksun bırakılmış çocuğumuzun kayıp, boşluk ve hüsran duygularını çözmeyi umut etmesinin yoludur.
Bilinçaltından ilişki kurduğumuzda, çoğunlukla bunu yaptığımızı bile bilmeden bu beklentilerin hepsini birbirimize yansıtırız. Diğer kişi doğal olarak bizden uzaklaşır, çünkü bu enerji tarafından kontrol edilmek veya yönlendirilmek istemez. İstediğimiz son şey, diğer kişinin boşluğunu doldurmaya zorlandığımızı hissetmektir.
Çiftler arasında çıkan çatışmaların birçoğunun kökeninde beklenti vardır.
Beklentilerimizi belirleyebilirsek, altında yatan terk edilme ve yoksunluk yarasını da keşfedebiliriz.
* Önce diğer kişinin bizim beklentilerimizi karşılamak üzere burada olmadığını fark etmek zorundayız.
* Sonra birçok çatışmanın gerisinde bir beklenti olduğunu görmeye istekli ve bu beklentinin ne olduğunu bulmaya istekli olmalıyız.
* Ve son olarak, altındaki terk edilme veya yutulma korkusunu hissetmeye istekli olmak zorundayız.
Bu size Kirishnananda ve Amana'dan bu sefer aktaracağım son yazı.. İlgilenirseniz http://www.owoonline.com/ adresinden iletişime geçebilirsiniz..
Sevgilerimle
*
We cover our fears of abondenment with strategies and power games and usually, we get lost in the games that we seldom see where they come from. We call them,'war games'.Some of the most common war games are blaming, controlling, playing superior or inferior, humiliating, withdrawing and isolating, or abusing with violance, threats, guilt or withholding.
At the root of these games is expectation. We enter into our relationships full of expectations, but we are seldom aware of the full extent of them. We call expectation, 'the great saboteur of relationships' because nothing drives us further away from each other. Expectation is the way that our deprived child hopes to solve his or her feelings of loss, emptiness and frustration.
When we relate from unconsciousness, we project all these expectationson each other often without even knowing that we are doing it. The other person naturally moves away from us because he or she does not want to be controlledor manipulated by this energy. The last thing we want is to feel obliged to fill another person's hole. Many of these conflicts that arise between couples have expectation at their root.
If we can identify our expectation, we can also discover the wound of abondenment and deprivation that lies underneath.
* First we have to recognize that the other person is not here to satisfy our expectations.
* Then we have to be willing to see that behind most conflicts is an expectation and be willing to find out what it is.
* And finally, we have to be willing to feel the fear of abandonment or engulfment underneath.
This is the last text for this time, that I want to share with you from Kirishnananda and Amana. If you are interested you can get in touch using the following web-site: http://www.owoonline.com/ .
Tam 7 gün süren Sevgiyi Öğrenme eğitiminin sonuna geldik. Çok yoğun ve derin yerlerden geçtik..Ve çok şey öğrendik, umarım uygularım da..Büyümek, yukarıya zikzaklar çizerek çıkmak dediler..Yani bir konuda çalışıp uzun zaman istediğimiz sonucu alamıyoruz diye yılmamalıyız. bazen konu sanki ilerlemek yerine geriliyor gibi hissettiğimizde de yine devam etmeliyiz. Vazgeçmek isteyen, terapi işe yaramıyor diyen tarafımızın içimizdeki çocuk olduğunu fark etmeli ve yolumuza devam etmeliyiz.İçimizdeki çocuğu görmeli, ona sahip çıkmalı ve ona sağlıklı limitler koyup ebeveynlik yapamalıyız.Sonuca varmaya odaklanmak yerine yolculuğun keyfini çıkaralım derim.. Ya siz?
Sevgilerimle
*
We have finished a training that took exactly 7 days. We went through very intense and deep places. We have learned a lot, I hope I will practice it too. They told us that growth is about going up in a zigzag way. We shouldn't give when we don't see the results we wants to see for a long time. Even when we sometimes instead of going forwards feel that we go backwards, we shouldd continue our path. We should be aware of the part that wants to give up therapy is our wounded inner child. We should see our inner child, contain it and give it him/her healthy limits and be good parents for our child. Instead of focusing on the result, let's enjoy the journey. What do you think?
Jennifer Lopez'i çok beğenirim. Müziğini, danslarını, şarkılarını ve fiziğini..Sıfır beden moda iken dolgun kalçaları ile ün yapmış biri..Bedenlerle çok uğraştığımız bir çağdayız. Bize dayatılan bazı vücut ölçüleri, boy- kilo oranları var ki..Her bünyeye uygun değil..Ama özellikle bayanlar olarak buna uymadığımızda, ki çok küçük bir azınlık bu kadar şanslı kendimizi kötü hissediyoruz. Bedeninden memnun o kadar az insan var ki. Ya fazla inceyiz, ya da fazla kilolu, ya da oranlarımız doğru değil, ya da bacaklarımız kısa veya uygun şekilde değil..gibi gibi.. gitmekte..Tanrı birbirinin aynısı yaratmayacak kadar bunca insanı yaratıcı iken, biz onunla kavga halinde fabrikadan çıkmış gibi bir ideal modele kendimizi uydurmaya çalışıyoruz. Bize dayatılan güzellik normları ölçüsünde başkalarını yargılıyor ve kendimizi sürekli eleştirmekle meşgul oluyoruz. Hele bir de alışverişe çıktık mı, bize uymayan birçok kıyafet arasından uygun olabilecek bir kaç şeyi yakalmaya çalışıyoruz. Bu konuyla ilgili çok güzel bir film var: Bliss..Bir seks terapistinin kadınları iyileştirmesi ile ilgili..
Brezilya'ya gitmiştim. Ve herkesin bedeni ile ne kadar barışık olduğunu görmüştüm..Barışık insan bunu o kadar güzel ortaya koyuyor ki, insana estetik ve cazip geliyor. İhtiyacımız olan kendimizi eleştirmek değil, olduğumuz gibi kabul edip bunu yaşamak..Kendimize özgünlüğümüz değil mi bizi özel kılan?..Tanrıya saygısızlık etmek yerine, yaratımını onurlandırmak değil mi güzel olan?..
Bugün bedenimize kabul edip, eleştirmek yerine sevgiyle bakmaya ne dersiniz?
Sevgilerimle..
*
I like Jennifer Lopez a lot. Her music, her dance, her songs, the way she looks..She became famous with her big boops in an age wherein zero size is fashioned..We are busy with her bodies all the time. There are body sizes, weight expectations that are not appropriate for every bodily constitution.Especially we women tend to feel bad when we are not accordingly, while a lucky minority belongs to this group. There are so few people who are happy with their bodies. We are too skinny, or too fat,or the proportions are not right,or are legs are too short or do not have the right shape.etc etc..God has been creative enough not to have even two same people, why are we trying be like sample from a factory and trying to beat him..We judge others by the criteria given to us about bodies or we are busy criticizing ourselves all the time.Especially when we are shopping, we try to find something that fits us, out of all that is around.There is a wonderful movie about this, called Bliss.It is about a sex therapist who is healing women..
I went to Brasil. I saw how everybody was in peace with their body. A person who is in peace with his or her body, shows this and puts it out in a way that it looks attractive and beautiful. What we need is to accept the way we are and live it out, instead of criticizing it.Is not our uniqueness that makes us special? Instead of being disrespectful with God, isn't it beautiful to honour this creation.
Wouldn't it be an idea to accept our body the way it is today and give love to it, instead of criticizing it?Bugün bedenimize kabul edip, eleştirmek yerine sevgiyle bakmaya ne dersiniz?
Öfke duygusu ile beslenenleri anlamakta güçlük duyuyordum. Aşırı kıskançlık içinde olanları da..İkincisi ile daha fazla empati kurabilsem de. Bugün öfke duygusunun esiri olanlarla ilgili beni etkileyen bir açıklama geldi:
Kıskançlık ve öfke daha yüzeysel duygu durumları, altlarında yatan daha derinlerdeki duyguları hissetmemek için birer kalkan. İçimizdeki yaralı çocuğun kullandığı hızlı çözümler. Sürekli öfke duygusunda olanların içinde çok fazla şok var. O alanda ölü gibi hissediyorlar, en azından öfke ile bir canlılık belirtisi gösterebiliyorlar...Geldiği yer, beynin ayakta kalabilmek için çalışan bölümü..Çok hızlı, ışıktan daha hızlı devreye giriyor.Çok büyük bir farkındalık ve acıyla yüzleşmeye hazır olmayı gerektiriyor buradan geçebilmek..
Bir sonraki sefer öfkeye kapıldığınızda, bu yolu denemeye ne dersiniz?
Sevgilerimle
*
I had difficulty to understand people, who fed themselves with anger. Also people with an overload of jealousy, although I can empathy more with the second group. Today there was an explanation about people who are addicted to anger, which has effected me:
Jealousy and anger are more superficial emotional states. They are used as a shield in order not to feel deeper feelings underneath. They are quick fixes used by our wounded child. People, who are in a perminent state of anger have too much shock.In that space they feel like dead and at least with anger they can show some aliveness....It comes from the survival part of the brain. It is faster than light..If you want to deal with it, lots of awareness and readiness to face and be with the pain is needed.
What about trying this out the next time you have anger?
Greorge Micheal hayranıydım uzun süre..Ve Linda Evangelista'ya da bayılıyordum..
For a long time I was a fan of George Michael and I adored Linda Evangelista.
Bu hafta muhteşem bir seminerdeyim. Krishnananda ve Amana'nın verdiği Sevgiyi Öğrenme semineri. Bu ilişkiler üzerine iki bölümlü bir seminerin ikinci bölümü. Bu bölüm ilişki içinde sevgiyi korumak ve giderek derinleşebilmeyi öğretiyor. Owo Kun'un düzenlediği bu semineri öneririm. Size ara ara bu konuda yazmak istiyorum.
İlişkilerdeki temel korkular üzerine çalışıyoruz. Bugün yutulma korkusunu konuşup üzerine meditasyon yaptık..Bu konunun temel konum olduğunun yeni farkına vardım..Sizinle de paylaşmak istiyorum..
Yutulma- Anti Bağımlı'nın Durumu
Yutulma yarası taşıdığımızda yakınlıktan korkarız çünkü bizim için kontrol edilme, manipüle edilme ve talep edilme anlamına gelmektedir. Bu çocuk olarak sevginin bize sunulma şekli olmuş olabilir. Yakınlık, özgürlüğün kaybı anlamına gelmektedir. Bir yanımız yakınlığın özlemini duyarken, diğer yanımız güvensizlik içinde ve gerçek yakınlığın ne anlama geldiği konusunda bilgisizdir.
Bir ilişkiye sevgi aradığımız için girebiliriz, ama bizim bildiğimiz, hatta tek bildiğimiz beslenme kaynağı bir anlamda yalnız olmaktır. Bu doğa içinde olabilir, meditasyon yaparak olabilir, yaratıcılık içinde olmakla veya hepsi beraber şeklinde olabilir.
Derin bir yutulma korkusu taşıdığımızda biz kendimizi yalnızlıkla besler halde buluruz, enerjimizi bir yere odaklayıp belirli bir gelişim yolunu seçebiliriz, hatta içsel sessizliği ön plana çıkarabiliriz. Fakat aslında bunun altında yatan yakınlık korkusudur.. Bu; geçmişimizde sevgi almanın tek yolu yalnızlıktır deneyimimizden oluşur.
İlişikiye girer girmez saplantılı bir şekilde daha çok alan isteriz. Sürekli bizden bir şey istendiğini veya beklendiğini hissederiz. Buna 'anti-bağımlı' denir. Gölge yanı ise, sahiplenilmemiş olan yanı aynı zamanda, derinliğinde terk edilmiş ve ihtiyaçları olan bir çocuktur. Anti Bağımlı genellikle böyle birini çeker hayatına.
Anti bağımlının acı veren anlaşmazlık yaratan en bilinen stratejileri ve davranışları şu şekildedir:
1) Yakınlaşma ve uzaklaşma (hiçbir zaman tam açılmama ama karşı tarafı umutu içinde bırakacak bir enerji vermek)
2) Erişilmezlikle karşı tarafı kontrol altında tutmak
3) İhtiyacı olmadığı ilüzyonuna sahip olup kendini üstün görmek
4) Yıkıcı olmak
Anti bağımlı kesinlikle sorunun karşı tarafın kendini yeterince besleyememesinde olduğuna ikna olmuştur. Kendi yakınlık korkularının bu kalıbı oluşturduğunu göremez..
Bu kalıba sahip biri karşı taraf özellikle güçlü fikirlere, duygulara sahipse kendine odaklanamaz. Başkalarının duygularından sorumlu hisseder kendini ve pasif agresif bir tutuma girer..
Sevgilerimle..
*
This week I am attending an amazing workshop.The workshop is called Learning Love and is given bu Krishnananda and Amana. This is the second part of workshop, that has two parts in total.This part is about protecting the love and being able to go deeper.I recommend this workshop organized by Owo Kun. Now and then I would like to write about it.
We are working on basic fears in relationships.Today we talked about the fear of engulfment and meditated on it.I have realized that this is my basic fear. I want to share what I have learned and has been given to us about this topic..
Engulfment- The Anti-Dependent Mode
When we are in the wound of engulfment, we fear closeness because it represents being controlled, manipulated, demanded upon. This may be how love came to us as a child. Intimacy means loss of freedom. While we long for closeness, we are full of mistrust and have no knowledge of what real intimacy might be.
We may enter into a relationship to seek love, but our primary source of nourishment, the only nourishment we ever knew is in being alone in some way-whether it is in nature, in meditation, in creativity, or in all of these.
When we have a strong engulfment wound, we may have cultivated our ability to nourish ourselves in aloneness, to focus energy and pursue a path, perhaps even to cherish inner silence. But often, it is contaminated by our fears of closeness- it is in reaction to our early experience that the only way to get love is to be alone.
Once in relationship, we soon become obsessed with wanting more space- perpetually feeling that something is being wanted or expected of us. This has been called, the anti-dependent. The shadow side, a part which is disowned, is a deeply needy and abondened child and it is this side whom the anti-dependent attracts as a lover.
The strategies and behaviours most common to the anti-dependent which create so much conflict and pain are:
1) approaching and withdrawing (never really opening but giving enough energy to keep the other person hoping)
2) controlling through unavailability
3) feeling superior because we imagine that we are not needy
4) overpowering
The anti-dependent is fully convinced that the problem rests with the other person's inability to nourish herself alone. He cannot recognize that it is his own fears of intimacy which create the pattern.
A person having this pattern can not focus on himself when the other has a strong will and strong feelings.He feels responsible for the feelings of the other and will be passive-aggresive.
Dinlemek, büyük bir sanat. Karşı tarafa alan tanımak, sözünü kesmeden dinlemek, hatta sözünü bitirdikten sonra bile bir süre susmak pek de herkesin becerebildiği özellikler değil.
Kalpten paylaşım yapan birini dinlerken, sorununu anladığımızda hemen çözümünü sunmak istiyoruz. Neden mi? Kendi acımızı hissetmekten korktuğumuz için olduğunu öğrendim bugün. Hem karşımızdakinin, hem kendimizin acısını hissetmemek için acil bir ilaç sunuyoruz hemen..Ya da anlatan kişinin içindeki yaralı çocuk sorunu çözecek bir ebeveyn ihtiyacı içinde ve biz bu gizli mesajı duyuyor ve harekete geçiyoruz.
Ya da karşı tarafı analiz ediyor veya tavsiyede bulunuyoruz. Bunların hiçbiri de kişinin ihtiyacı değil aslında. Hiç birini, kendinizi hiç katmadan yüzde yüz orada olarak dinlediniz mi?
Kişi bir süre sonra ya duygusal bir boşalım yaşıyor, ya da laf lafı açarken kendi söylediklerine kendi şaşıyor. Aradığı çözümü veya farkındalığı bulmuş oluyor.
Hep bir şeyler yapmamız gerektiğini düşünürken en büyük hediyenin bir şey yapmadan orada durmak olduğunu biliyor muydunuz?
Bugün birini gerçekten dinlemeye ne dersiniz?
Sevgilerimle
*
Listening is a big art. It is not everyone's piece of cake to hold a space for the other, to listen without interfering and even remaining quite for a while after the last word has been said.
When we listen to someone, who shares from the heart as soon as we understood problem we want to give a solution. Why? I have learned today, that it is because we are afraid to feel our own fear. In order not to feel our and the other one's fear we immediatly come with a solution. Or the other person has a wounded child within that wants the parent to solve the problem. We hear this secret message and act upon.
We also tend to analyze or advise the other person. None of these are the needs of the other person. Did you ever listen to a person hundred percent without the interference of yourself?
After a while the person bursts in tears or while talking he or she is surprised to hear what they have said and finds the solution/ awareness he or she was looking for.
We tend to think that we always need to do something, while the biggest gift is being there without doing anything.Did you know that?
Oynadığım zihin oyunlarının farkına vardım. Sürekli daldan atlıyor..Meşgul bu zihin. Hani bir oyun vardır. Biri bir kelime söyler, diğeri onun son harfiyle başlayan yeni bir kelime türetir ve bu böyle devam eder. İşte böyle çalışıyor zihnim. Bir görüntü, bir koku, bir kelime, bir eşya bir şeyi hatırlatıyor. Onu düşünürken yine bir görüntü, bir koku, bir kelime, bir eşya başka bir şeyi hatırlatıyor..Ve zincirleme kaza gibi devam ediyor bu süreç. Arada yakalıyorum, farkına varıyorum..Bulunduğum ana odaklanıyorum..Bu bir süre sürüyor.Sonra mı..Hooop;bir görüntü, bir koku, bir kelime, bir eşya bir şeyi hatırlatıyor ve başlıyor yine süreç..Almış sazı eline zihnim, kaptırmışım dizginleri..
Yeni bir yer, bir deneyim yaşarken daha kolay odaklanabiliyorum ana. O zaman ilgimi çekiyor olanlar, öğreniyorum, yeni yollar açılıyor zihnimde..Ancak rutin tekrarlanan aktivitelerde otomatik olarak yapılması gerekenleri yaparken, aynı zamanda bir taraftan daldan dala atlıyor, kendini oyalıyor durmadan..Yaşananlarla ilgili genellemeler, analizler, matematik kuralları oluşturuyor. Geleceğe yönelik planlar yapıyor, analiz sonucu yapılmaması gerekenleri buluyor, tasnif ediyor, sıralıyor…Bir karınca yuvası gibi..Sürekli hareket var..Aksi takdirde çok sıkılıyor.
Arada hiçbir şey düşünmemeyi başardığımda ise nasıl bir berraklık oluşuyor, sanki alnımın üstünden büyük bir sis perdesi kalkıyor..Rahatlıyorum..Büyük resmi daha kolay görüyorüm..
Bunun güzelliğini bilsem ve hep orada kalmayı istesem de bir sonra yine unutuyorum. Bir görüntü, bir koku, bir kelime, bir eşya bir şeyi hatırlatıyor..ve..
Sevgilerimle
*
I became aware of the mind games I am playing.My mind springs from one thing to the other all the time, being busy. Like the game, where someone says a word and the other one needs to make a new word using the last letter of the word as the beginning letter. And this goes on and on. My mind Works like this.. A scene, a smell, a word, an item reminds me of something..While thinking about it, a scene, a smell, a word, an item reminds me of something else..This process goes on like a chain accident. In between I catch myself and become aware. I focus on the moment. This continues for a while And than..Oeps: A scene, a smell, a word, an item reminds me of something and the process starts again.My mind is in charge again..
I can focus more easily on the present moment when I am having a new experience, when I am in a new place. Than I am interested in what is happening..I am learning and new ways are opening in my mind. But while being in routine activities one part does automatically what needs to be done, while the other part entertains itself by going on and on from one topic to the other. It is busy with analizing, generalizing, creating mathematical rules. It makes plans fort he future, finds what should prevented by analizing the past. It sorts things out.Like a swarm of ants…It moves around all the time.Otherwise it gets bored.
From time to time when I manage not to think, a clarity starts to come as if a fog is cleared from my forehead. I relax..And am able to see the big picture.Although I know how beautiful this is and want to stay there forever, after a while I somehow tend to forget. A scene, a smell, a word, an item reminds me of something..and..
Balık, sushi, risotto ve kuzu büfelerinde dolandık
*
We walked through the fish, sushi, risotto and lambs buffets..
Biz partiye Merihçiğim ile gittik. Onun ilgisini dolunay çekti. Biraz sıkıntılı bir dönemin ardından, yaşanmışlıkların derinliği ile ayrı bir güzellik vardı üstünde..Harika gülümsemesi ve canlılığı ile yakıştı buraya..
Yakında harika bir de kedisi olacak..Herşey çok güzel olacak Merihçiğim..
*
We went to the party with dear Merih. The fullmoon got her attention. After a challenging time she went through, she was shining with a different beauty containing the depth of it.With her marvellous smile and vividness she befitted the scene. Soon she will have a new cat..Everything will be beautiful dear Merih.
Çikolataları ile ünlü İsviçre..Kocaman bir çikolata büfesi vardı. Bir de çikolatadan kıyafetlerle mankenler
*
Switzerland is famous for chocolate..There was a long chocalate buffet..And models wearing dresse with chocolate
Gecenin solisti Sertab Erener'di. Almaz adlı şarkıyı söylerken gözlerinizi kapasanız Randy Crawford sanırdınız.
*
The star of the night was Sertab Erener. If you would have listened with closed eyes to the song Almaz you would have thought that it is Randy Crawford
Bugün Sapphire'ın seyir terasına çıktım..Asansörün 54. katına çıktık..
*
Today I went to the viewing terrace of the Sapphire. We went to the 54th floor with the elevator.
Manzara karşısında birşey içmek olası
*
It is possible to drink something while watching the scenery
Yukarı çıkmadan hatıra fotoğrafı çektirip alabiliyorsunuz.
*
Before going up it is possible to make o picture like this.
Başka hiçbir yerden boğazı baştan sona izlememiştim
*
Nowhere else I have seen the Bosphorus from one side to the other.
Herşeyin ve herkesin üstünde, farklı bir boyutta olmak farklı bir his..Zaman yavaşladı sanki..
*
It is a different feeling of a different dimension, being above everything and everybody..As if time slowed down.
Babalar gününe özel bir kampanya var. 60 TL'ye terasta kahvaltı, ilginç bir fikir olabilir.
*
There is a special campaign due to Fathers Day. You can have breakfast at the terrace for 60 TL, it could be an interesting idea..
Hatıra eşya dükkanı
*
Souvenir Shop
Muhteşem bir simülasyon gösterisi var. 10 Dakika sürüyor. Kemerleri bağlayıp Istanbul üstünde 3 boyutlu helikopter turu yapıyorsunuz. Ancak pilot heyecanı seviyor..Her türlü efekt ve harika çekimlerle keyifli bir yolculuk..Yine de midelere dikkat:)
Sevgilerimle
*
There is a marvellous simulation show. It takes 10 minutes. After fasting your seatbelts you are going to make a 3 dimensional tour above Istanbul with a helicopter. Be careful, the pilot loves excitement. It is an ejoyable journey with all kinds of effects and brilliant scenes.. But still, take care of your stomach:)
