2 Mayıs 2011 Pazartesi

Keskin Sirke Kime Zarar ? Kime Yarar ?

'Etrafta spiritüelim diyerek sevgi böceği şeklinde dolaşan birçok güçsüz çılgın var.'   
                                                                                                            James Swartz




Öfke ilginç bir duygu.Ençok uğraşılan, tartışılan duygulardan biri..Zaten duyguları nereye koyacağını bilemeyen materyal toplum düzeni için tam bir çıkmaz. Ne yapacağız bu duyguyu, nereye atacağız? Nereye satacağız? Bilemiyoruz. 

Düşük bilinç seviyelerinde aslında daha net, uzlaşılmış bir duygu. Öfkeyi dışavurma şekillerinde ne kadar kendini geliştirirsen, o kadar güçlü olursun, nam-ı diğer : 'Orman Kanunu' geçerli. Yani vahşi hayvan düzeyinde bir kullanım şekli. Bedenini geliştir, duruşunu, yürüyüşünü ayarla, ses tonunu kalınlaştır ve yükselt, birkaç da vukuatın olsun..Böylece kimse sana yaklaşmaya cesaret edemez. Bunları yapamazsan, böyle kabadayı birinin gölgesine sığınırsın. Bu esrimeler arada sana da çarpar, eh artık o kadarına katlanırsın. Ama kendini güçlü ve güvende hissedersin. Ne de olsa kıtlık inancı mevcuttur. Birşeyleri daha fazla elde etmek için, başkasının sahip olduklarına göz dikme gibi..Başka seçenek bilmezsin..Zaten bu bilinç ve kültür düzeyinde kendini sözlerle ifade etmeyi ve yasalar, kurallar, kurumlar yoluyla hakkını aramayı öğrenmezsin. Zaten sana da yakışmaz bozar seni..Eee, sonra en beylik kahramanlık hikayeleri bu şekilde oluşur, vukuatlarınla övünür, yer edinirsin..Öfkeni dışa vurdukça da sana adrenalin ve haz vermeye başlar. Öfke bağımlısı olursun..Bir yerden sonra artık öfken seni yönetmeye başlar, sen krizin geçtikten sonra kendine gelmeye başlarsın, aynı bir sarhoşun ertesi sabah ayılması gibi..Bazen tam da ne dediğini hatırlamazsın, ama ilginçtir ki, karşıdakinin söylediklerini bilirsin. Kendini görmezsin..Daha kolay böylesi, hep karşı taraf suçludur..

Kültürlü çevrelerde ise farklıdır durum. Bu bilinç seviyesi, yapacaklarının sonuçlarını önceden kestiren ve ona göre daha akıllı davranmayı seçen insanlardan oluşur. Bilgisini, kültür dağarcığını arttırır..Uzlaşamama halinde uzun zamanda kendine ve etrafına en hayırlı olabilecek şekilde çözümler arar. Kendini doğru yerde, doğru sözcüklerle ve doğru kişilerle muhatap olacak şekilde geliştirir. Ortak kuralları, kanunları veya onlara ulaşma yolunu bilir uygular ve uygulanmasını ister. İçin için bir isyanı vardır tabii. Kendi de sıkılır zaman zaman aşırı düzenden.. Kurnazca fırsatları değerlendirir. Elini kirletmez..Önceden önlemini alır..Bu nedenle zaman zaman insanlararası ilişkilerde kendini satranç oynuyor gibi bir pozisyonda bulur. Ama seviyesini orman kanunları seviyesine indirmek istemez.. yakışmaz ne de olsa..Uzak durur o realiteden..

Şimdi bir de kişisel gelişim ve /veya spiritüel yolda olanlar uğraşıyor öfkeyle..Öfke kontrolü, Öfke seansları..Sevgi varsa öfke yoktur. İsa gibi herşey alttan alınacaktır. Karşı taraf bilinçsiz ise, sen büyüklük yapıp ona diğer yanağını uzatıp şifalanmasına yardımcı olacaksın gibi..İnsanlar bir guru imajının arkasına saklanarak, sanki olumsuz duyguları hissetmiyormuş gibi davranıp, gerçekten de hissetmemek için kendilerini yemekle doldurmaktalar.. Ya da bu imajı koruyabilecekleri yakınlıktan daha ileriye gitmemekteler. İnsanlarla ilişki kurup, aşk yaşayacaklarına melekler, çocuklar, hayvanlara yakınlaşmaktadırlar..Çok yaralı ruhlar için bu bir geçiş süreci, yaraların kapanması için bir ara dönem olabilir. Ama bazıları artık başka alemlere bağımlı ve hayattan kopup sadece burayı liman edinmekle kalmakta..Hayal tacirlerine kurban olmakta ne yazık ki..

Şimdi düşünün bunların hepsi bir toplumda yaşıyor, birbiriyle karşılaşıyor ve öfke kesişimleri yaşıyor. Kendi bildiklerinin en doğru olduğunu düşünüyor ve ilişki kurmaya çalışıyor..Eh, senaryoları ve olasılıkları siz üretin artık..

Bence öfke konusunda çıkmaza getiren, öfkenin olmamasının en iyi yol olduğu ama varsa da dışavurumun beden için iyi olduğu ve kişinin kendi ve başkaları için kötü sonuçlar doğurduğu..
Öfke aynı zamanda kendi alanınızı korumak için de gerekli. Ayrıca kişiye kendisini yansıtmak için de..
Farklı realitelerle temasımızda, bazen o realitenin gereğince, 'raconuna' göre davranmamız gerekebilir.  

Örneğin sürekli öfkeyle, karşı tarafı suçlayan birine sessiz ve alttan almaya devam ederseniz; bir süre sonra kendine inanmaya, kendini daha fazla haklı görmeye, size ne yaptığını fark edememeye ve sizi negatif yükünü boşaltma aracı olarak kullanmaya başlayabiliyor. Ya da siz, kendi duygu sorumluluğunu almayan biriyle olmak istemiyorsunuz ve iyi insanı oynamaya devam ediyorsunuz. Ne yapıyorsunuz, her alan sorunu yaşandığında bir ilişki daha bitiriyor veya o öfkeli insanla birlikteyken gerçeklikten kaçarak hayal alemine kaçıyor  ve onu daha çok sinirlendiriyorsunuz.Ya da birlikte kalıyor, giderek daha az zaman paylaşacak şekilde hayatınızı düzenliyorsunuz...Ya da..siz söyleyin..



Kendi gücünüzü yok etmemek, öfkenizi dönüştürmek, duygu sorumluluklarınızı almak, uygun olan (herkesin hayrına olan) davranışı yakalamak ve ilişkileri her krizle dönüştürerek kopartmadan, yakınlaşarak daha ileriye götürmek büyük bir sanat ve ustalık aslında.. 

Sevgilerimle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder